İnsanlığın güneşe bakışı tarih boyunca değişmiştir. Eski Mısırlılar, Yunanlılar ve Romalılar güneşi tanrı kabul edip ibadet ediyorlardı. Şimdi biz onun bir yıldız olduğunu biliyoruz. Isı, ışık ve enerji kaynağımız. O olmasa bitkiler büyüyemez (fotosentez yapamaz), canlılar yaşayamaz ve dünyada hayat biterdi.
Güneşin hareketleri tarih boyunca izlenmiş. Geçmişte güneşin dünyanın çevresinde döndüğü düşünülmüş. Görünüşe bakılırsa öyle. 1543 yılında Kopernik dünyanın güneş etrafında döndüğünü söylemiş.
Güneş bize en yakın yıldız. 150 milyon km kadar uzakta. Evrendeki yıldızlara göre orta büyüklükte bir yıldız. Üzerinde %75 oranında hidrojen ve %25 oranında Helyum var. Füzyon tepkimesi ile hidrojen atomları helyuma dönüşüyor. Böylelikle enerji üretiliyor. Bu tepkime 1920’lerde anlaşıldı. Güneşin 5 milyar yıl sonra yakıtı bitecek ve ölecek. Biz gibi o da bir fani. Ölürken önce kırmızı deve dönüşecek, sonra beyaz cüceye.
Güneş, uzaya gönderdiği enerjisinin çok büyük kısmını kızılötesi ve görünür ışık bandında yapıyor.
Zaman zaman üzerinde güneş lekeleri oluşuyor. Çinliler M.Ö. 364’te bu lekeleri kaydetmişler. Bizans döneminde İstanbul’da bir güneş tutulması sırasında güneşin koronası izlenmiş. Galileo teleskopla güneş lekelerini izlemiş. 1840’lı yıllarda güneş lekelerinin yaklaşık her 10 yılda bir değişiklik gösterdiği farkedilmiş. Şu an biliyoruz ki bu durum her 11 yılda oluyor. Bu lekeler bazen artıyor.
1919 yılında İngiliz fizikçi Arthur Eddington bir güneş tutulmasını fotoğraflamış. Bu fotoğraftan güneşin arkasındaki yıldızların yerleri belirlenmiş ve hesaplardan ve gözlemlerden yapılan çalışmayla güneşin ışığı büktüğü anlaşılmış. Bu durumu Einstein genel rölativite teorisinde söylüyordu.
Güneş rüzgarları ise 1950’lerde anlaşıldı. 1951’de kuyruklu yıldızları inceleyen Alman bilim adamı Ludwig F. Biermann kuyrukların sürekli güneşin tersi tarafta oluştuğunu ve bunun güneşten gelen bir rüzgardan kaynaklandığını yazdı.
Güneşi detaylı çalışmak için uydular fırlatıldı. Pioneer 5, 6, 7,8,9 uyduları 1960’lı yıllarda güneş yörüngesine girmiş ve gezegenler arası uzayı çalışmak için gönderilmişti. Gezegenler arası bir mağnetik alan var ve bu alan güneşin patlamalarından etkileniyor.
Solar Maximum Mission (1980-1989): Güneş patlamalarını çalıştı.
Solar and Heliospheric Observatory (SOHO): 1995’te fırlatıldı. NASA ve ESA beraber çalışmışlardır.
Genesis (2001-2004): Güneş rüzgarını çalıştı. Lagrange 1 noktasında görev yaptı.
Transition Region and Coronal Explorer (TRACE) (1998-2010).
Ulysses (1990-2009). NASA ve ESA beraber çalıştı.
Yohkoh (1991-2001): Japonya’nın uydusu. Güneşin X ışınlarının fotoğrafını çekti.
Hinode (2006): Japonya’nın uydusu. Güneş koronasını çalıştı.
Solar Terrestrial Relations Observatory (STEREO) (2006): İki ayrı uydudan oluşan bir proje. Koronal kitle çıkışlarını (Coronal Mass Ejections) çalıştı.
2010 yılında SDO (Solar Dynamics Observatory) uydusu fırlatıldı ve güneşi yüksek çözünürlükte fotoğrafladı.
Interface Region Imaging Spectrograph (2013): Güneşin atmosferini çalıştı.
Parker Solar Probe (2018): Güneşe en yakın mesafeye gidecek. Hedef 6 milyon km yakını.
Solar Orbiter (2020): ESA projesi.
2012 yılında Voyager 1 uydusu heliosfer (heliosphere) sınırını aştı. Bu uydu 1977’te fırlatılmıştı. Voyager 1 bu uzaklığa giden insan yapımı ilk cisimdir.
Güneş lekeleri, koronası, atmosferi hala çalışılan konular. Önümüzdeki yıllarda da çalışılmaya devam edecek.
Yazan: Doç. Dr. Lokman Kuzu
Bu makalemizde siz değerli öğrencilerimizin sınavda daha az hata yapmaları için bir takım derlenmiş hataları söyleyerek, hatayı yapmadan hatanın fark... Devamını Oku
Günümüzün en çok yapılan sınavlarından olan Test Sınavlarında öğrencilerin en fazla yaptığı hataları bir araya derledik. Test sınavlarında başarısızl... Devamını Oku
Test çözerken bazı kurallara uymak bize başarıyı getirmek için önemli püf noktalardan birisi olabilir. Rehberlik uzmanları test çözerken öğrencilere ... Devamını Oku
Hızlı Soru Test Çözme Yöntemleri nelerdir? Bu yazımızda hızlı test çözme teknikleri hususunda sizlere kısaca bilgi vereceğiz. Bildiğiniz gibi günümüz... Devamını Oku